Pazartesi, Ağustos 16, 2010

Havuz-oyun-ye iç- havuz-oyun

Yaz tüm yoğunluğu ile bitti. Haziran ayında okullar kapandığından beri, Almanya'ya gittiğimiz bir hafta ve güneye gittiğimiz bir hafta dışında yazlıktaydım. Bugün son günüm. Halaa doyamadım ne arkadaşlara ne de havuza. Bu yıl sitede herkes birlikte oynamıyor diye üzülüyorum. Herkes olmayınca saklanbaçların eski zevki kalmadı. En çok Batuhan, Onur ve Lara'yla oynadık. Crash geçen sene ki gibi aynen devam. Lego'larım çok populer. Silahçılık, bana göre değil ama idare ediyom. Bir de son günlerde annemin küçüklüğünden kalma Gizli Hedef eklendi.
Artık gözlükle de olsa havuza atlayabiliyom, ama 3 gözlüğü kırdım, artık annem, babam yenisini almıyo.



Munich'e giderkene havaalanında.




















Bol bol saray gezdik, hepsi çok güzeldi.


Restoranda replik:

Anne: Acar hadi hesabı iste.
Ben: Ne d'icem?
Baba: Bill please.
Ben: Bill please?
Anne Evet hadi koş.
Ben (Garsona): Bill please!!
Garson: Hesap mı? Hemen!!
Ben: Tüh o kadar çalıştım ama dili tutturamadım:-)




Ve gezinin ana amacı: Legoland. Beklediğimden süperdi. Dragon'da annemin çığlıkları dışardan bile duyuluyordu. Yukardan düşen kano hiç beklemediğimiz bir anda karanlık bir yerde geri geri düşünce bütün sırtımız ıslandı.
Bol bol lego oyuncaklarından, t-shirt falan aldık.
Her şey legodandı. Lego fabrikasında Legoların nasıl yapıldığını da gördük.







Deutsches Museum da çok eğlenceliydi.













Gezdiğimiz saraylardan bazıları o kadar yukardaydı ki, O sıcakta geberdik.
Bir de gerçek BMW fabrikasını gezdik. Fotoğraf çekmek yasak olduğundan buraya kiraladığımız arabayı koydum. Gerçek arabaların üretildiği kocaman fabrika, dev robotlar en güzeliydi.


Ve otelimizi çok sevdik, çünkü hergün yastığımın üstüne kalpli çikolata koydular.

Cumartesi, Mayıs 29, 2010

Mayıs her zamanki gibi dop dolu

Mayıs ayı süper yoğun günlerle devam ediyor. Ama önce son yazdığımdan beri neler yaptım bi özet geçeyim.









Tüm yıl boyunca basket devam etti. O kadar iyibasket oynuyorum ki, savunma yapmasalardı bi kere basket bile atacaktım:-)))











Kardeşim Selim birinici yaş gününü kutladı.








Okulda satranç turnuvası












Ve son gezimiz İtalya'mıydı desem, Fransa'mıydı desem yoksa Monaco'muydu desem?










Monte Carlo'da casinoya girmemeizin vermediler, ben de önünde fotoğraf çektirdim sadece.



Cafe de Paris



















Çok yokuşlu, inişli, çıkışlı olduğundan, arabayla gezdik daha çok.














Marc Chagall müzesi













Cannes'da kırmızı halı heyecanı















Saint Paul'de dişim çıktı ve çok kanadı.










Saint Paul'da sanat galerileri çok renkli resim ve heykellerle doluydu. Öpüşen çıplak heykeller ise bence en ilginciydi.









Saint Tropez


Cote D'azur'da replik:

Ben: Baba sen Paul ol, anne sen maxime, ben de trope.
Baba: Hayır, sen paul sen trope, ben de maxime.
Anne: Ama maxime kadın.
Ben: Tamam sen paul, sen maxime ben trope.









Grasse'de parfum fabrikası.













Eze'nin tepesinden manzara






























Menton: Kavunlu dondurma.

Biz en çok burayı sevdik.






Doğum günü silsilelerim debaşladı. İlki okul arkadaşlarımlaydı.


















Ikincisi ise Ailemle Kemal Bey çiftliğinde.


Cuma, Mart 05, 2010

Kışın az gezince böyle yazılar da az oluyor

Aslında çok bi değişiklik yok hayatımda.
Artık sınıfta sadece ben değil, herkes okumayı biliyor. Ama bi fark ben okumayı sevmiyorum, diğerleri seviyor.
Matematikte sınıfın en iyisiyim. Hala toplama çıkarma yaptırıyorlar bana. Ben artık onunkaresi artı beşin karesi artı üçünküpü artı ikinin dördüncü kuvvetinden üç çıkarıp, çıkan sayıyı ikiye bölüp, karekökünü alınca ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
Şubat tatilim gayetsakin evde geçti, çünkü tüm hafta sonları yağmur yağdı.
Piyanoya başlamam ile bırakmam neredeyse bir oldu. Şimdi basket ve yaratıcı dramaya devam ediyorum. Artık baskette daha fazla koşuyom, ama hala top elime çok az deyiyo. Geçen hafta bir kere elime, bir kere de yanlışlıkla kafama geldi.