Pazar, Aralık 21, 2008

Lego şehrim, son hızla büyüyor

Tembel anna, gene bloga yazalı aylar geçmiş bak. Okumayı öğrendim, ama yazmayı öğrenemedeğimden, hala annemin keyfinin gelip bloguma bişeyler yazmasına mahkumum.
Son bikaç ayın en dikkate değer olayları:
Ramazan bayramında hasılatın tamamını dev yarış arabası setine harcadım. Aylardca oynadık, annemle babamla ve İsmihan anemle. Tabii ki yenilince çok sinirlendim.



























Şeker bayramındaki Antalya gezimizden sonra tam bir harabe canavarına dönüştüm. Yazık ki yağmurlar başladığı için artık pek harabe gezemiyoruz, ama artık macera anlayışım harabe ile başlıyor.
Burda da Efes'te - Efesos yani- heykel acarı görüyoruz. Efeste en çok yamaç veler macerasını sevdim, birde kocaman antik tiyatroyu.
Diğer fotoğrafta Nysa harabelerinden. Bu macerada Lara'da vardı.




Bazen haftasonları Alaçatı'ya gidiyoruz hala. Yazınkinden farklı olarak iç mekanlara takılıyoruz.


















Kurban bayramında Sicilya adasına gittik. Turun tek çocuk katılımcısı olarak, herkes ile kanka oldum. Burda en iyi arkadaşım Aslı ile fotoğrafımı görebilirsiniz.


Sicilya adasında iki gece Palermo'da kaldık. Orada aklımda kalanlar:


Çok pis sokaklar
Dev manolya ağacı
Katedral, ve içindeki yer takvimi
Kaplumbağalı havuzlu restoran
Gece bandosu
2 gece orda kaldıktan sonra Cefalu, Messina ve Taormina şehirlerine uğrayarak Catania'ya gittik. Bu şehirlerde aklımda kalanlar:
Cefalu'da danslı bando
Taormina'da merdiven tırmanan noel baba
Yolda geçtiğimiz 118 tünel
Ertesi gün Etna yanardağına çıktık, ki bu bence seyahatin en güzel macerasıydı.
Kapkara lav kalıntıları heryeri kaplamıştı. En son 2002 yılında patlamış, biz gittiğimizde iyi ki patlamadı. Ama patlarken çekilen 24 fotoğraftan oluşan bir albüm satın aldı annem. Turdaki herkes ile tek tek baktım fotoğraflara.
Son gün de Syracusa'yı gezdikten sonra havaalanına gittik. Uçağımız ilk önce Tunus'a gitti, ordan yolcular aldı. Uçağımıza binen yolcular arasında sınıf arkadaşım Demirhan'da vardı. Bu yüzden dönüş yolunda hiç sıkılmadım. Demirhan ile uçakta koştuk durduk.




Artık odamda, dev yarış pistini kaldırdık. Onun yerine dev lego şehrini kurduk. Annemin internetden indirdiği yapım kılavuzları sayesinde dayımın ve Onur abimin legolarından birçoğunu yapma şansımız oldu. Tabii Kurban bayramı hasılatımıda legoya yatırınca süper bir şehir elde ettik. Havaalanım (bir yolcu uçağı, bir helikopter, bir de kurtarma helikopterli), şehir parkı, restoran, hamburgerci, sahil güvenlik gemisi, kulesi ve iskelesi, evler, güvenlik kamerası, rafting parkuru gibi bir sürü şey var şehrimde. Ama hala, hastanem, itfaiye binam ve polis merkezim yok, ilgilenenlere duyurulur (Yılbaşı yaklaşıyor ya, o bakımdan söylüyorum)
Bir de son alerji gelişimimden bahsedeyim. Cumartesi günü test yaptırdık. Koluma 20 tane damla damlattı doktor. Ve sonuç: Kedi ,köpek, tavşan tüyüne (Şigaya dokunmam, yaklaşmam, aynı odada bulunmam yasak yani Evif), zeytin ağacı polenine (annanecim, zeytinci bir torunun olamayacak galiba), çayır çimene ve nemli ortamlara karşı alerjim varmış.
Replikler olmadan yazımı bitirirsem, aylardır yazmamış olmamı affetmezsiniz di mi?
Alerji doktorunda muhabbet:
Babam alerjik reaksiyonları okurken:
Baba. Bak Acar, burada yapay gıdalar, boyalı şekerler yemek havayollarında tıkanıklığa sebep olur diyo.
Ben: Ne yani artık uçağa binemeyecek miyim?