Bebek Acar'in bebek dünyası. Ben: Ben aslan oldum Anne: Ama aslanlar yemeklerini bitirir Ben: Ben yemek yemeyen aslan olmak istedim
Perşembe, Aralık 20, 2007
Babanın tombala hilesi
Evdeyiz, babam, annem ve ben İsmihan annemin bana yeni aldığı tombala oynu ile oyniycaz. Oynumuzun bir kuralı da kime rakam çıkarsa, bir de mm'li şeker yiycek. Süper yani.
Tam başlıycaktık ki çişim geldi ve annemle tuvalete gittik. Akıllı babam tam bu sırada annemin kartına bakıp 3 tane onun kartındaki rakamı keseden bulmuş ve saklamış. Çok akıllıca. Bu sayede biz daha çok mm yiycez. Ama oynun sonunda anladık ki akıllı babamın sakladığı rakamlardan biri -18- her üçümüzde de var. ha ha ha ha. Rakamı saklarken kendi kartına bakmayı akıl etmemiş. Üstelik sakladığı rakamlardan bir diğeri -22- de bende de var. Yani en çok mm yiyen babam oldu. Düdük.
Pazartesi, Aralık 10, 2007
Yeni muhabbetler
Ben: Anne Allah beni neden erkek yapmaya karar verdi.
Anne: Neden sordun, kız olmak mı isterdin?
Ben: Evet, o zaman babama istediğim kadar salak derdim.
Anne: Yerim seni
Başka bir muhabbet.
Küçük küçük kağıtlar kestim, üzerlerine rakamlar yazdım. 1, 2, 3,...01, 11, 12
Anne: Çok güzel olmuş Acar. Aferin sana. Ama 10 rakamında ilk önce 1, sonra sıfır yazarsan daha doğru olur.
Ben: Zaten önce 1 yazdım
Anne: hiho hahahaha
Yılmaz amca kaleminden, acar'lı hafta sonu
Acar ; -"Fenerbahçe torbası nerde ?"
Emel Sultan ;" Oyuncakların torbasını öğrenmiş.!?"
Yılmaz ;" Diyoruz ya.Bu küçük Cevdet İNCİ." diye
Emel Sultan ;" O günleri bir görebilsem."
Yılmaz ;" Görüyorsun işte.Bir insan yedisinde neyse yetmişinde o dur."
Acar ;" Nasrettin Hoca filmini takalım."
Nasrettin Hocayı pek bir sevdi.
Artık sayamıyorum kaçıncı kez izlediğini.
Dışardan CD kiralamaya gidiyorum.
Garfield 2 kasetini buluyorum.
Aman Tanrım ne biçim kedi o öyle.
Bu fırsatta TM yapmaya gidiyorum.
Emel Sultan Garfield 2 filminin Acar'dan daha
sıkı takipçisi oluyor. Acar arada gelip TM yaparken
bakıyor. Anlaşıldı meraklıyız çok.
Salona geçiyorum.
Emel Sultan ;" O gözlerini kapatıp dinleniyor, uyuyor."
Acar anlaşılan izliyor.
Bir ara oturuş düzeltmesi yapanda
kendi kendine söyleniyor
Acar ;" Hadi be uyurken böyle hareket edilmez ki."
Şurubunu içiyor.
Acar ;" Almanca biliyor musun?"
Yılmaz ;" Bilmem."
Emel Sultan ;"Bu oyunun ingilizcesi de var"
Okuyor, tercüme biraz oyun oynanıyor.
İki tekli koltuk yüzyüze getirilip tam Acar'a
göre bir karyola oluyor. Minderleri çıkartıp
koltuklarda zıp zıp oynuyor.
Bu kez zıp zıpa gitmek istiyor.
Hadiiii Agora yollarına düşüyoruz.
Zıp zıpta başka büyük kızlar var.
Vaz geçiyoruz.
Bowlinge gidiyoruz.
Bowlingte servis dışı yazıyor.
Bu kez masa topunun başına geçiyoruz.
ilk oyun 6-4 Acar kazanıyor
2. oyunda 5-5 beraberlik
topa hakim olamayınca sinirleniyoruz
gözlerde inci damlaları
bu kez 10-0 yılmaz amca yeniliyor
çok sevinçliyiz.
Anaaaa bakıyoruz Bowling açılmış
hadi bu sefer bowlinge başlıyoruz.
Bowlinge doymuyoruz.
Bu kez çay tabağı gibi bir kaydıraklı oyuna
geçiyoruz. Çok hızlı bir oyun.
Dikkati çok kuvvetli çok hızlı öğreniyor
-"Oyun bitti." diyor Acar
yılmaz amca oynamaya devam ediyor
Acar ;"Baksana havası gitti."
Hakikatten çay tabağı benzeri disk gitmiyor eskisi gibi
ve hava üfleyen bir düzenekle çalışıyormuş.
Emel Sultan bir müddet oturdu
vitrinlere bakacam dedi gitti.
zaman, mekan, sıralama mevhumunu yitirdim
zaman su gibi akıp gidiyor.
Jetonlarımız bitti.
Emel Sultan'ı bulmaya çıkıyoruz.
Yürüyen merdivenlerde kucağa alınması gerekmiş.
bir papara yiyorum.
Emel Sultan pantalon beğendiremiyor.
İstemiyor, beğenmiyor.
Ola ki çiş kaçar diye yedek almak istiyor
yok ağbi ikna etmek ne mümkün
Patron kim? Oyununda illaki galebe çalar.
Maçın sonu hükmen galip Acar
Evde pek yemedi
bu kez hamburger istedi
2. kat çamlı teras
oturdu yanına
korkmaya başladım
pantolunundan tuttum
istemez
hamburger yediriyoruz
bu kez bir papara daha
ufak ufak küçücük ısırtırtırıormuşum
Anne anne devreye giriyor
büyük büyük ısırmaya başlıyor
oturuşunu güvenliğe almaya çalışıyoruz
Bende biraz pimpiriklilik var yükseklik konusunda
böyle yapan , tasarlayan mimara içimden gazel okuyorum
Buraya masa sandalye koyan işletmeciye vs
Emel Sultan ;" Acar ışıkları seyrediyor."
Acar ;" Hayır aşağıda pipetlerle oynayan kızlara bakıyorum."
iki kız pipetlerden türlü şekiller yapıyor.
Eve dönüyoruz.
Koltuk karyolada yatmak istemiyoruz.
Yılmaz salona taşınıyor.
belki uyur koltuğa getiririz diye
Ne mümkün
uykusunda bir elle yokluyor yerinde mi anneanne
Sabah kalkıyor
"Bugün fok günü kahvaltıdan sonra gidiyorum."
Kahvaltı yapılıyor.
İştahlı hapur hupur lüpletiyor.
Yumurta fazla pişmiş pek beğenmiyor.
Önündü 2 yumurta var.
Acar ;" Bunları bitirmem lazım."
Emel Sultan ;" Beğenmedinse bitirmen gerekmiyor."
Bu kez pokahantesi istiyor.
İzlemeye başlıyor.
Yılmaz ;" Pokahantes Neşe'ye benziyor mu?"
Acar ;" Evet"
Akşam marko polo da izledi.
Acar'la birlikte bizlerinde genel kültürü gelişiyor.
Pokahantes bitti.
Hazırlıklar yola revan oluş.
Çok neşeli bir yolculuk .
Kelime oyunu yapmayı çok seviyoruz.
Bak postacı geliyor
selam veriyor
Bak kırmızı balık geliyor
selam veriyor
uyarlaması onu çok keyiflendiriyor
Yılmaz amca ile dalga geçmeyi çok seviyoruz
Yılmaz Amcada çok memnun
Emel Sultan ;" Sen de çocuksun" diyor.
Çocuklaşamayan insanlar dünyayı berbart ediyor diye düşünüyorum.
Steno öğrenmem gerek Acar'ı anlatabilmek için.
Cepten video çekmek mümkün unutmuşum
kullanmayalı
Emel Sultan hatırlatıyor
Acar keyifli ve gülerken gözleri bir çizgi olduğunda
kısa metrajlı bir filmi çekmeyi istiyorum
anlatmak yetersiz kalıyor
Ne çok eğlendiğimizi belgemeye
Pazartesi, Kasım 12, 2007
Durumlar
Pazartesi, Ekim 15, 2007
Mac muhabbeti
Ben: Baba, İbrahim Üzülmez gol atamazsa üzülür:-)
Anne ve baba: Hiho ho ho ha!!!
Bu arada, batık kent legoland bulundu. Evin her tarafı legoland halinde. Taşınma arifesinde babam bundan hiç hoşnut değil, ama annem ayıklama işlemlerinden çok mutlu.
Artık evimizde her günümüz son gün. Bugün son kelebek günü. Yunus gününde taşınıyoruz.
Çarşamba, Eylül 26, 2007
Yaya geçidi
Ben: Gözleriniz sağır mı oldu, görmüyo musunuz yaya geçidini.
Anne, Aygül Yenge, Hakan Dayı: hihohahahohaha!!
Salı, Eylül 25, 2007
Kanki - model ikilemi
Cuma, Eylül 14, 2007
Datça maceraları, okul maceraları
Perşembe, Eylül 06, 2007
Çok kızdım anneye
Ben: Anne, sana bişey söyliicem
Anne: Ne var?
Ben: Odamda bi sivrisinek kulağıma vızzz dedi.
Anne: Git yat yatağına, burda da var sivrisinek.
Ben: Ama benim ki daha sivri!!!
Anne: hihohohohoho
Sonra annemin yanına yattım, o da kalktı gitti.
Aynı sabah normal bir saatte dolabı bi açtım baktım, olağan Danette sayımında bir Danette eksik çıktı. Hemen evdeki herkesi sorguya çektim. İsmihan anne ve baba yememişlerdi, o zaman geriye sadece anne kalıyordu. Hemen anneye telefon ettim.
Ben: Sabahın üçünde benim Danettelerimi yeme de git kendine başka Danette al.
Anne: O zaman sen de benim yatağıma gelip, beni uyandırma da kendi yatağında yat.
Ben. Ben hep senin yatağında yatcam.
Anne: ben de senin Danettelerini yiycem.
Ben: Sen kendine başka al.
İşte bööle,
Geçen hafta sonu Datça'daydık. Onun hakkında yazı, resimler çıkınca anlatcam.
Hadi siii yuuu
Pazartesi, Ağustos 27, 2007
Romeo
Geniş KAKAların vardı gösterişliydin,
sen romeo...
Hihihi
Hadta sonu misfierlerimiz vardı, İsveç'den. İsimlerini ezberleyemediğim için muhabbet şu şekilde oldu hep.
Baba: Niye bekliyosunuz?
Ben. Adam olan misafir çiş yapmaya gitti.
ya da
Anne: Oğlum çok uzaklaşma
Ben: Ama kadın olanı ıslatçaaam
ya da
Ben: Anne, kadın olan bana ne dedi?
Ya da
Ben: Anne, adam olana söyle tutsun oyuncağımı
Cuma, Ağustos 24, 2007
Debriyaj meselesinde son nokta
Pazartesi, Ağustos 20, 2007
İnsanlar ölünce n'oluyo?
Baba: Evet oğlum
Ben: Peki bi daha hiç yaşamıyolar mı?
Baba: Evet oğlum
Ben: Peki ya Dora başlarsa, seyredemiyolar mı?
Baba: Yerim seni oğlum
(Annenin notu: Dora Acar'ın en sevdiği çizgi film, buradan da anlaşıldığı üzere Acar için hayatın anlamı)
Perşembe, Ağustos 16, 2007
Hergün aşıyom kendimi
Aslında dün maç seyretmeye gitmiştik. Ne güzel giyindim, bayrağımı falan aldım, ama sabrım ilk 10 dakka dayandı.
Birde son merakım satranç. Kale, fil, vezir ve piyonu nasıl oynar baya öğrendim. Saolsun Yılmaz amca anlattı hepsini. Atta zorlanıyom. Bir de benle oynıycak birini bulmakta zorlanıyom.
Sabah yaşanan bir replik:
Aslı: Acar okulu özledin mi sen, ne zaman gidiceksin okula bi daha?
Acar: Şu şişko tatil bitsin ondan sonra!
Baba: Şişko tatil yaz tatili mi oğlum? Hafta sonları çeşme tatilleri ne o zaman?
Acar: Onlar da minik tatil!
Hadi sii yuuu
Salı, Ağustos 14, 2007
Bu sinema neden bu kadar kısa sürdü
Sinemadan replikler:
Ben: Anne kolyesi neden kayboldu? Nereye düştü o? Neden Z kayboldu? Nereye kayboldu? Neden tahtası kırıldı? Ordakiler ne? Kazandı mı anne? neden kazanmadı? Neden bitti film?
Geçen hafta sonu Altınova'daydım. Miran ve Miray'ı gördüm, çok tatlılar, ama bikaç defa ağladılar. Bi de ismihan anne onlara ilgi gösterince biraz kıskandım.
Ontur hafta sonları da devam ediyor.
Çarşamba, Ağustos 08, 2007
Koket sefamız bir harikaydı
Çarşamba, Temmuz 25, 2007
İstek üzerine yazıyorum
Sabah annem giderken ağlamam üzerine, merak eden annem işyerinden beni aradı.
Anne: Nassın aşkım?
Ben: Çiçeğim çiçek açmış
Anne: Öyle mi? Ne renk açmış?
Ben: Açmamış da aççak.
Anne: Sula o zaman çiçeğini.
Ben: Tamam
Ve telefonu kapatırız, ama aklıma gelen bişey yzünden annemi tekrar ararım.
Ben: Senin sula demene gerek yok, o zaten "beni sula" diyo bana.
Anne: Öyle mi, ağzı mı var çiçeğinin
Ben. Evet toprağın içinde.
Anne: Haa, tamam o zaman, selam söyle benden.
Ben: Söylerim, hadi bay bay.
Ve telefonu kapattık.
Son zamanlarda Bugs Bunny VCD'lerine taktım.
"Tebrikleeeeeer, yüzbaşı smiterliy!!!"
Pazartesi, Temmuz 16, 2007
Cips endişesi
Ben: Anne ben de babamın yanına gitcem
Anne: Otur oğlum, gelcek şimdi baba
Ben: Ama ya cips almayı unutrsa
Anne. Unutmaz
Ben: Ama ya acılı cips alırsa
Anne: Almaz oğlum
Ben. Ama nerden bilcek
Anne: Yazıyo üstünde, okuyup da alır
Ben: Ama ya yanlış okursa
Anne: Hayır oğlum, bak gör doğru cips alcak
Ben: Ama gelince hemen sor tamam cips aldı mı diye
Çarşamba, Temmuz 11, 2007
Bir yüzdüm ki sormayın
Pazartesi, Haziran 25, 2007
buz gibi soguk su istiyom
Anne: Normal su koyduguna emin oldugum bardagi uzatarak) Al aşkım
Ben: Ama bunun içinde buz yok
Anne: Erimiştir aşkım
Ben: Ama soğuk değil
Anne: ?!?!?
Başka bir replik:
Ben: Anneee
Annem: Efendim aşkım
Ben: Okuldan sonra beni jet yerine götür, jete binelim ve kaliforniyaya gidelim, tamammm mı?
Anne: Tamam oğlum, yemeğini ye, düşünürüz.
Ve ayakkabı alırken:
Anne: Bak oğlum, Ninja kaplumbağalı ayakkabı, alalım mı sana?
Ben: Hayır ben spaydırmenli istiyom.
Anne: Ama bak bunun ışıkları da yanıyo,
Ben: hayır be spaydırmenli istiyom.
Anne: Aşkım, spaydırmenli sana büyük geliyo, bak bu da ışıklı
Ben: Ama Doğuçağın spaydırmenli var
Anne: @!@!@!æ
Ve Gökçe il ilgili karmaşa:
(Gökçe annemin Liseden sınıf arkadaşı, Ontur otelin Genel Müdürü)
Ben: Anne, Gökçenin evi Ontur otel mi?
Anne: Hayır, Gökçe'nin iş yeri orası
Ben: Ama evi işinin içinde mi?
Anne: Hayır ama yanında
Ben: Peki toplantılarını onturda mı yapıyo?
Anne: Evet aşkım
Ben. Peki orası iş yeri ise ben nasıl gidiyom?
Anne: ?!?!?!
Cuma, Haziran 22, 2007
Hafta sonu Ontur Oteldeydik
Ben: (Cihan'ı işaret ederek) Kadıııın, Kadıııın!
Ece: Neden Öyle diyosun
Ben: (Cihan'ın cart pembe t-shirt'unu gostererek) baksana şunun haline
Masadakiler: Hihohaaaaaa
Perşembe, Haziran 14, 2007
Astronot Acar
Bodrum'a gitmişken tabii, Başar abi ve Suna ablayı da ziyaret etmeyi de ihmal etmedik. Ne tesadüf ki Ece ve serseri Yetkin'de ordaydı, ve onlarla da güzel bir Marina keyfi yaşadık.
Mayıs ayında tabii önemli olaylardan biri de her sen olduğu gibi 40 gün 40 gece yapılan doğumgünü kutlamaları. Bunlardan ilki, okulda. 1 senedir herkesin doğumgünü kutlamalrına şahit oldum. Sonunda benimki de geldi. Kral tacım da çok havalı 3 gün başımdan çıkarmadım.
Kutlamaların devamı Ontur otelde de devam etti.
Hayatımın ilk müsameresi de geçen hafta sonuydu. Astronot Acar olarak çok havalıydım.
Bu arada yaz dönemi ile, yüzme derslerine de başladım. Arkadaşlarla havuza girmek çok eğlenceli.
Son zamanlarda ağzımdan düşmeyen şarkım:
Aşkınla sevginle sen çok yaşa
yükseliyor bayrağın arşa
yüz yıl önce doğdu şanlı ehsane
Yüz yaşında mutlu ol Fenerbahçe
Lay laylalaylalaylalaylaylay
Anne bana hemen Fenerbahçe tişörütümü giydir.
Anne bayrağım nerde?
Ben: Anne ben cips yiycem
Anne: Yemeğini bitir, ondan sonra
Ben: O zaman cips yerinde duruyo mu bakıp geleyim
Pazartesi, Mayıs 21, 2007
FENER
Cumartesi, Mayıs 05, 2007
Duygularim
Ben: Duygularımı rulo yapıyom!
Baba: Hangi duygularını?
Ben: Bebeklik duygularımı!
Baba: ısırırım babacım o duygularını!
Çarşamba, Mayıs 02, 2007
Koca Nisan ayı gelmiş, geçmiş
Babaylar yeni hobimiz, köpük savaşı
Ve bir replik:
Baba: Sınıfta en yakışıklı kim oğlum?
Ben: Doğuçağ
Baba: Hadi canım, ben gittim baktım, senden yakışıklısı yoktu
Ben: O zaman o gün Doğuçağ gelmemiş olabilir.
Başka bir muhabbet
Ben: Anne ben büyüyüncü, Tuğçe Taşar ile evlencem. Ama çok büyüyünce
Anne: Tuğçe'de senle evlencek mi peki?
Ben: Evet tabii ki, İrem'de Canefe ile evlencek
Pazartesi, Mart 19, 2007
Son esprilerim
Anne: Neden olmasın?
Ben: Üçea olsaydı
Anne ve Baba: hihohohoho
Perşembe, Mart 15, 2007
Halk oyunlarında halka olunur
Ben: Evet ama halka olmadık
Anne: Isırırım seni
Salı, Mart 06, 2007
boylesini gormedim
Perşembe, Ocak 18, 2007
Hasta muhabbetleri
Ben: Anne, ben doktora gitmek istemiyom
Anne: Ama hastasın
Ben: Ama neden hasta oldum
Anne: Çünkü söz dinlemiyon
Ben: Ben söz dinliyom
Anne: Bak dün akşam bezelyeni yemedin
Ben: Ama bi top yedim yaa
Taksi şöförü: hihahahaha
Cuma, Ocak 05, 2007
Öcü noel baba
Yeni yıla da biz de herkes gibi girdik tabii, kaçamıyon bu yeni yıla girme işinden. Evdeydik annem ve babamla. Havai fişekler patlamaya başlayıncaya kadar herşey çok güzeldi, havai fişekten de korktuğum için yeni yıl hemen bitsin istedim.
5 gün tatilde de annemin sözünü dinlemeyip, pandiflerimi giymediğimden, sadece patates, hamburger ve ketçap'ı yemek olarak kabul edip, her türlü yeşil şeyi red ettiğimden, sonunda hasta olmayı da başardım.
Çin lokantasından bir enstantane, küçük parmaklarla bu iş çok daha kolay oluyor.
Günün repliği anne ile kavga:
Ben: Anne bowling oynayalım
Anne: Yemeğini yemeden olmaz
Ben: Ama ben bowling oynamak istiyom
Anne: Önce yemeğini ye
Ben: (Ağlayarak) Anne beni anlamıyor musun? Sana bowling oynayalım dedim
Anne: Sen beni anlamıyor musun, sana önce yemeğini ye dedim
Ben: Ama ben yemek memek istemiyom
Anne: Ama ben de boling mowling istemiyom
Ben: Anne ama sen yoksa beni sevmiyo musun.
vs. vs. vs.